ETRÜKSLER BİR TÜR K SOYUDUR
Etrüskler, İtalya’nın Tiber ile Arno nehirleri arasında yeralan Etruria bölgesinde yaşamış ve M.Ö. 6. yüzyıla dek varlığını sürdümüş bir halkın adı olup Eski Romalılar tarafından Etrusci veya Tusci adlarıyla tanımlanmışlardır[1] . Etrüsk halkı ve kültürü zamanla Roma İmparatorluğu içinde erimiştir. Etrüskler İtalya’daki diğer kavimlerden çok daha ileri bir uygarlık düzeyindeydiler. Roma uygarlığının, mitolojisindeki ilahlardan, hukukundan yol yapım tekniklerine kadar, kökünü hemen hemen tümüyle Etrüsk uygarlığından almış olduğu günümüzde saptanmış durumdadır.. Etrüskler’in dini, Çiçero’nun değindiği gibi, vahyedilmiş bir dindi ve 12’li sistemi baz alan bir inisiyatik örgütlenmeleri vardı.Etrükslerin en büyük Tanrısının ismi Turan’dı.
Kendilerine ait özgün bir dile sahip olan Etrüskler, Yunanlılar tarafından Tyrrhenoi veya Tyrrsenoi adlarıyla bilinmişlerse de kendilerini Rasna veya Raśna olarak tanımlamışlardır. Roma kenti, Etrüsklerin hakimiyet bölgesinde kurulmuş olup Romalıların Veii kentini talan etmelerine dek (M.Ö. 396) kentin Etrüsklerin yönetiminde olduğu sanılmaktadır.
Yunan tarihçi Herodot’a göre Etrüskler Lidya’dan İtalya’ya göç etmişlerdir, bunun yanı sıra pek çok tarihçi de Etrüskler ile doğu uygarlıklarının adetleri arasında bağ kurmaktadır. Bu sebeplerden dolayı Etrüsklerin kökeninin Doğu uygarlıklarına dayandığını savunurlar.
Etrüsklerin kökeni hakkında yapılan en yeni çalışma, 2004 yılında çeşitli İtalyan üniversitelerinden gelen bir grup genetik bilimci tarafından yapılmıştır. Bu araştırma çerçevesinde MÖ 7-3 yüzyıllar arasında yaşamış Etrüsklere ait 80 iskeletten alınan DNA örnekleri alınarak çok titiz bir çalışma ile günümüzde yaşayan çeşitli milletlere ait DNA’lar ile karşılaştırılmıştır.
Sonuç olarak Etrüsklerin genetiğinin diğer milletlere göre en çok bugünkü Anadolu Türkleri ile yakınlık gösterdiği iddia edilmiştir. (Vernesi et al. 2004). Eski Yunan efsanelerinde de sıkça anlatıldığı gibi bu durum antik çağda Anadolu’dan İtalyan yarımadasına yapılan göçlerle açıklanmıştır.
Erken Türkler içinde ETRÜSKLER çok önemli bir yer tutar. Erken Türk tarihi konusunda yaptığı araştırmalarla tanıdığımız Sayın Kâzım MİRŞAN Etrüsk yazıtlarını 1965’de okuyup 1970 yılında “Proto-Türkçe Yazıtlar” adlı kitabında yayınlamıştır. İlk kitabında Sayın Kâzım MİRŞAN’IN 94 ETRÜSK yazıtının aşağıda verilen ETRÜSK alfabesine göre Türkçe okuması vardır. 1998 yılında “ETRÜSKLER Tarihleri, Yazıları ve Dilleri” kitabıyla Kâzım MİRŞAN konuyu etraflıca incelemiş ve ETRÜSKLERİN dil ve dinlerini yani inanç yapılarını inceledikten sonra ETRÜSKLERİN Türklüğü konusunu açıkça ortaya koymuştur.
Mirşan, K. 1970; Proto-Türkler, s. 28
Mirşan, K. 1998; Etrüskler, Tarihleri, Yazıları ve Dilleri, s. 6
Adile AYDA, “Etrüskler Türk mü idi?” Ankara 1974 kitabında da aynı konu işlenmiştir. Adile AYDA bu araştırmalarında özellikle Türkçe ve Etrüskçe arasında söz benzetmeleri yapmıştır. Herodot (d. ö. 484-425) Attika halkının Helen asıllı olmadığını söylemekte ve Etrüskler hakkında birçok bilgi vermektedir. ETRÜSK dilini bugüne kadar K. Mirşan dışında okuyan olmamıştır. İtalya’da 1995 yılında Etrüsk konusunda en yetkili bilim adamı olan Floransa’dan Prof. Dr. Giovannangelo CAMPOREALE ile bir hafta süren görüşmeleri sonrasında Kâzım MİRŞAN’IN Etrüsk yazıtlarının erken Türkçe olduğunu kabul etmiştir.
ETRÜSKLER konusunda “Bilim ve Ütopya” dergisinin Aralık 2005 sayısında iki yazı çıktı. Öncelikle bu yazıları yazan ve okuyucusunu Erken Türk tarihi konusunda bilgilendiren Sayın Erkan ILDIZ ve Prof. Dr. Elif Tül TULUNAY’A teşekkür etmeyi bir Türk Milliyetçisi olarak borç biliyorum. Bu konuda yaptığı çalışmalar ile konunun en önemli araştırmacısı olan Sayın Kâzım MİRŞAN’IN çalışmalarından yararlanılmaması ve kendisiyle bu konuda hiç temas edilmemesi de büyük eksikliktir.
İnsanlık için dünyamızdaki en büyük gelişim son buzul çağı sonrasında Orta Asya’dan yapılan göçler sonucunda olmuştur. Orta Asya’daki insanların bu büyük yer değiştirmesinin en büyük sonucu Orta Asya’da gelişen medeniyetin ve özellikle de yazının Avrupa’ya taşınması olmuştur.
Binlerce sene süren göçlerin d.ö. 5.000 lerde İskandinav ülkelerine göçle başladığı bilinmektedir. ETRÜSK olarak adlandırdığımız toplum İtalya’ya gelmeden önce, Fransa’da d.ö. 4.000 Glozel’de ve Avusturya’da yaşamışlardır. ETRÜSKLERİN d.ö. 1.500 lerde Po ovasına, oradan da maden bakımından zengin olan Etrürye denilen Toskana bölgesine yerleştiklerini bulunan kalıntılardan anlamaktayız.
ETRÜSKLERİN hakimiyeti kuzeyde Po ovasından Roma şehrinin güneyine kadar hem karada hem de denizde üstün bir medeniyet olarak sürmüştür. D. ö. 600 yılları en güçlü oldukları dönemdir. Roma şehri d.ö. 743 de Romulus tarafından kurulmuştur. Roma şehrinin simgesi bugün bile Roma şehir merkezinde bulunan heykelde görüldüğü gibi BOZKURTTUR. Bozkurt simgesi Roma polislerinin resmi elbiselerinde bugün de bulunmaktadır.
ETRÜSKLERİN d .ö . 100 yılına kadar üstünlükleri sürmüştür. ETRÜSKLERİN Latince konuşm
Etrüskler, İtalya’nın Tiber ile Arno nehirleri arasında yeralan Etruria bölgesinde yaşamış ve M.Ö. 6. yüzyıla dek varlığını sürdümüş bir halkın adı olup Eski Romalılar tarafından Etrusci veya Tusci adlarıyla tanımlanmışlardır[1] . Etrüsk halkı ve kültürü zamanla Roma İmparatorluğu içinde erimiştir. Etrüskler İtalya’daki diğer kavimlerden çok daha ileri bir uygarlık düzeyindeydiler. Roma uygarlığının, mitolojisindeki ilahlardan, hukukundan yol yapım tekniklerine kadar, kökünü hemen hemen tümüyle Etrüsk uygarlığından almış olduğu günümüzde saptanmış durumdadır.. Etrüskler’in dini, Çiçero’nun değindiği gibi, vahyedilmiş bir dindi ve 12’li sistemi baz alan bir inisiyatik örgütlenmeleri vardı.Etrükslerin en büyük Tanrısının ismi Turan’dı.
Kendilerine ait özgün bir dile sahip olan Etrüskler, Yunanlılar tarafından Tyrrhenoi veya Tyrrsenoi adlarıyla bilinmişlerse de kendilerini Rasna veya Raśna olarak tanımlamışlardır. Roma kenti, Etrüsklerin hakimiyet bölgesinde kurulmuş olup Romalıların Veii kentini talan etmelerine dek (M.Ö. 396) kentin Etrüsklerin yönetiminde olduğu sanılmaktadır.
Yunan tarihçi Herodot’a göre Etrüskler Lidya’dan İtalya’ya göç etmişlerdir, bunun yanı sıra pek çok tarihçi de Etrüskler ile doğu uygarlıklarının adetleri arasında bağ kurmaktadır. Bu sebeplerden dolayı Etrüsklerin kökeninin Doğu uygarlıklarına dayandığını savunurlar.
Etrüsklerin kökeni hakkında yapılan en yeni çalışma, 2004 yılında çeşitli İtalyan üniversitelerinden gelen bir grup genetik bilimci tarafından yapılmıştır. Bu araştırma çerçevesinde MÖ 7-3 yüzyıllar arasında yaşamış Etrüsklere ait 80 iskeletten alınan DNA örnekleri alınarak çok titiz bir çalışma ile günümüzde yaşayan çeşitli milletlere ait DNA’lar ile karşılaştırılmıştır.
Sonuç olarak Etrüsklerin genetiğinin diğer milletlere göre en çok bugünkü Anadolu Türkleri ile yakınlık gösterdiği iddia edilmiştir. (Vernesi et al. 2004). Eski Yunan efsanelerinde de sıkça anlatıldığı gibi bu durum antik çağda Anadolu’dan İtalyan yarımadasına yapılan göçlerle açıklanmıştır.
Erken Türkler içinde ETRÜSKLER çok önemli bir yer tutar. Erken Türk tarihi konusunda yaptığı araştırmalarla tanıdığımız Sayın Kâzım MİRŞAN Etrüsk yazıtlarını 1965’de okuyup 1970 yılında “Proto-Türkçe Yazıtlar” adlı kitabında yayınlamıştır. İlk kitabında Sayın Kâzım MİRŞAN’IN 94 ETRÜSK yazıtının aşağıda verilen ETRÜSK alfabesine göre Türkçe okuması vardır. 1998 yılında “ETRÜSKLER Tarihleri, Yazıları ve Dilleri” kitabıyla Kâzım MİRŞAN konuyu etraflıca incelemiş ve ETRÜSKLERİN dil ve dinlerini yani inanç yapılarını inceledikten sonra ETRÜSKLERİN Türklüğü konusunu açıkça ortaya koymuştur.
Mirşan, K. 1970; Proto-Türkler, s. 28
Mirşan, K. 1998; Etrüskler, Tarihleri, Yazıları ve Dilleri, s. 6
Adile AYDA, “Etrüskler Türk mü idi?” Ankara 1974 kitabında da aynı konu işlenmiştir. Adile AYDA bu araştırmalarında özellikle Türkçe ve Etrüskçe arasında söz benzetmeleri yapmıştır. Herodot (d. ö. 484-425) Attika halkının Helen asıllı olmadığını söylemekte ve Etrüskler hakkında birçok bilgi vermektedir. ETRÜSK dilini bugüne kadar K. Mirşan dışında okuyan olmamıştır. İtalya’da 1995 yılında Etrüsk konusunda en yetkili bilim adamı olan Floransa’dan Prof. Dr. Giovannangelo CAMPOREALE ile bir hafta süren görüşmeleri sonrasında Kâzım MİRŞAN’IN Etrüsk yazıtlarının erken Türkçe olduğunu kabul etmiştir.
ETRÜSKLER konusunda “Bilim ve Ütopya” dergisinin Aralık 2005 sayısında iki yazı çıktı. Öncelikle bu yazıları yazan ve okuyucusunu Erken Türk tarihi konusunda bilgilendiren Sayın Erkan ILDIZ ve Prof. Dr. Elif Tül TULUNAY’A teşekkür etmeyi bir Türk Milliyetçisi olarak borç biliyorum. Bu konuda yaptığı çalışmalar ile konunun en önemli araştırmacısı olan Sayın Kâzım MİRŞAN’IN çalışmalarından yararlanılmaması ve kendisiyle bu konuda hiç temas edilmemesi de büyük eksikliktir.
İnsanlık için dünyamızdaki en büyük gelişim son buzul çağı sonrasında Orta Asya’dan yapılan göçler sonucunda olmuştur. Orta Asya’daki insanların bu büyük yer değiştirmesinin en büyük sonucu Orta Asya’da gelişen medeniyetin ve özellikle de yazının Avrupa’ya taşınması olmuştur.
Binlerce sene süren göçlerin d.ö. 5.000 lerde İskandinav ülkelerine göçle başladığı bilinmektedir. ETRÜSK olarak adlandırdığımız toplum İtalya’ya gelmeden önce, Fransa’da d.ö. 4.000 Glozel’de ve Avusturya’da yaşamışlardır. ETRÜSKLERİN d.ö. 1.500 lerde Po ovasına, oradan da maden bakımından zengin olan Etrürye denilen Toskana bölgesine yerleştiklerini bulunan kalıntılardan anlamaktayız.
ETRÜSKLERİN hakimiyeti kuzeyde Po ovasından Roma şehrinin güneyine kadar hem karada hem de denizde üstün bir medeniyet olarak sürmüştür. D. ö. 600 yılları en güçlü oldukları dönemdir. Roma şehri d.ö. 743 de Romulus tarafından kurulmuştur. Roma şehrinin simgesi bugün bile Roma şehir merkezinde bulunan heykelde görüldüğü gibi BOZKURTTUR. Bozkurt simgesi Roma polislerinin resmi elbiselerinde bugün de bulunmaktadır.
ETRÜSKLERİN d .ö . 100 yılına kadar üstünlükleri sürmüştür. ETRÜSKLERİN Latince konuşm
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder