2 Mart 2018 Cuma

ORTA ASYA TÜRK KAVİMLER GÖÇÜ.


KARAÇAY TÜRKLERİ ÇALIŞMA GURUBU.



SEKELİSTANA ÖZGÜRLÜK SEKELLER AVRUPA DA AYYILDIZ LI BAYRAK DALGALANDIRAN TEK TÜRK ÜLKESİDİR VE ONA SAHİP  ÇIKILMALIDIR.



Giriş

Sekelistan masallardaki gibi neredeyse hiç bilinmeyen bir ülkedir. Bu ülkeyi efsanelerin ve yanlış bilgilerin ardında kalmış bir kara parçasının sonunda bulabilirsiniz. Transilvanya’nın doğusunda, esasen Karpat Dağlarının doğu silsilesinde yer alır. Yüzölçümü yaklaşık 13,500 km2  (Lübnan’dan biraz daha büyük) nüfusu ise 700,000 civarındadır (İzlanda nüfusunun iki katından daha fazla).

Sekellerin Tarihçesi

Sekeller, Macar lehçelerinden birinin farklı ağızlarını konuşurlar; fakat farklı bir topluluktur. Sekellerin kökeni efsanelerin arasında kaybolup gitmiştir. Kendi inanışlarına göre Atilla’nın 453’te ölümü ve devamında gelen Hun İmparatorluğu’nun çöküşü sonrasında Karpat Havzası’nda muhkem bir yere çekilen 3000 Hun savaşçısının torunlarıdırlar. 895’te Macarlar gelene dek burada varlıklarını devam ettirmişlerdir. Orta Çağ’ın Macar vakayinameleri de Sekellerin Atilla’nın torunları olduklarını ve Macarlar geldiklerinde orada bulunduklarını kaydetmektedirler.

Bazı tarihçiler ise Sekellerin bölgeye Macarlardan evvel geldiklerini fakat Hunların değil Avarların torunları olduklarını kabul etmektedirler. Bazıları ise Macarlarla beraber geldiklerini ve Esegel veya Eskil denilen topluluğun torunları olduklarını düşünmektedirler. (İsimleri Arap ve İran kaynaklarında sadece S’k’l sessizleri ile kaydedilmiştir). Bu topluluğun anavatanı bugünkü Başkurdistan civarıdır. Bir diğer grup tarihçi ise Hazar İmparatorluğu’ndan gelen Kabarlar olduklarını düşünmektedir.

Ataları kim olursa olsun, Sekel kültürü, eski sosyal ve siyasi teşkilatlanmaları göstermektedir ki kesinlikle bir Türk Boyu ile ilişkilidirler.  Sekeller,  eski Göktürk Alfabesi’ne çok benzer bir alfabe olan kendi alfabelerine sahiptirler. Milli renkleri mavidir ve üzerinde altın sarısı bir güneşle gümüş rengi bir hilal olan bayrakları gök mavisidir. Sekellerin 6 boyu ve her boyun 4 kolu vardı. Birçoğunun adı Türkçedir. Ayrıca, Sekeller Macar Ağızları konuşmalarına karşın, dillerinde Macarcadakinden daha katı bir ünlü uyumu söz konusudur.  Yine bu özellik de dillerinin Türkçe ile olan ilgisini göstermektedir.

Macarların gelişinden sonra Sekeller, sınırları korumak için bu bölgelere dağıtıldılar. Savaş zamanında görevleri hücum durumunda öncü kuvvet olarak, geri çekilme durumunda ise artçı kuvvet olarak savaşmaktı.

Daha sonra, 11. yy.ın başından itibaren Sekeller önce güney, sonra da doğu sınırlarını korumak amacıyla çoğunlukla Transilvanya’da toplandılar. Burada teşkilatlanarak Latince (zamanın resmi dili) Regnum Siculorum (Sekel Krallığı) dedikleri ülkelerini oluşturdular. Bu ülke Macar nüfusunun bulunduğu bölgelerden farklı bir şekilde teşkilatlanmıştı. İlçeler yerine, ‘sedes’ (makam sandalyesi) denilen yönetim birimlerine ayrılmışlardı. Her bir makamın kendi meclisi vardı; fakat tüm milleti ilgilendiren konularla bir üst kurum olan Sekel Milli Meclisi ilgileniyordu. Ülke Sekellerin içişlerine müdahale etmeyen Macar Kralları tarafından derebeylik olarak tanınıyordu. Buna karşılık Sekeller de geleneksel askeri görevlerini yerine getirmek durumundaydılar.

1526’da Macar Devleti’nin çökmesinden sonra Osmanlı Sultanları da Sekel Muhtariyeti’ni tanıdılar.

Fakat Transilvanya’nın Macar yöneticileri bu toprakları işgal edip buralarda yaşayan insanları kendi hizmetleri için kullanmak amacıyla Muhtar Sekel Devleti’ni ortadan kaldırmaya niyetlendiler. Bu müdahale bir takım savaşlarla ve haklarını savunan Sekellerin isyanlarıyla karşılık buldu. Sekellerin bu özerk durumu Avusturya İmparatorluğu’nun 18. yy.da Transilvanya’yı işgal etmesinden sonra daha büyük bir darbe aldı. 1848’de Avrupa’yı silip süpüren ihtilaller dalgası Transilvanya’ya ve Sekelistan’a da ulaştı. Sekeller kendi hükümetlerini kurmak istediler fakat Macarlar buna karşı çıktı ve Sekel ileri gelenlerini Macar İhtilali’ne katılıp siyaset işlerini Macarlar’a bırakmaya ikna ettiler. Sekeller bunu kabul ettiler ve askeri güçleri ile birlikte Macarlar’a katıldılar.

Bu gelişmelerin zamanlaması Macarlar için isabetli olmuştu çünkü Transilvanya Macarları, Romanya’nın sebep olduğu korkunç bir felaketle karşılaşıyordu. Romenler, tarih sahnesinde ilk kez 10 yy.’da Bizans Kaynakları’nda Balkanlarda yaşayan yarı göçebe bir topluluk olarak kaydedilmişlerdir.1 13. yy.’dan itibaren Transilvanya’nın birçok bölgesine sızıp yerleşmiştirler.

Romen tarih kitaplarından bir kaçını okuduğumuzdaysa, Romenlerin eskiden beri Transilvanya bölgesinde yaşadıklarını, her zaman nüfusun çoğunluğunu oluşturduklarını “öğrenebilmekteyiz.” Bu kitaplara göre, Romenler mütemadiyen yerleşik, barışçıl ve zeki insanlardı; Avrupa’da yüksek bir medeniyet geliştiren ve hatta bazı yönlerden Yunan ve Roma medeniyetlerinden  de  üstün  olan  ilk   yerleşimciler   arasındaydılar.   Bu kitaplarda Romenlerin yerliliğinin “en eski dönemlere” uzandığına gayr

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder